ZİNA NEDENİYLE BOŞANMA DAVASI

Zina, evli bir kişinin eşi dışında bir kimseyle cinsel ilişkiye girmesidir. Eşlerin başkasıyla öpüşmesi, sarılması veya dokunması vb. haller Medeni Kanun’a göre zina olarak kabul edilmemektedir. Bu gibi hallerde haysiyetsiz yaşam sürme (MK m.163) gerekçesiyle boşanma davası açılmalıdır.

Aldatma özel bir boşanma sebebidir. Davacının aldatma olgusunu ispatlaması halinde mahkeme tarafların diğer kusur durumlarına bakmaksızın boşanma kararı verir.

Eşlerden biri aldatırsa, diğer eşin aldatma (zina) olgusunu öğrenmesinden itibaren 6 ay içinde boşanma davası açma hakkı vardır (MK m.161/2). Boşanma sebebi daha geç öğrenilse bile, zina (aldatma) nedeniyle boşanma davası açma süresi, aldatma fiilinin işlenmesinden itibaren 5 yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.

Zina nedeniyle boşanmaya karar verilebilmesi için bazı şartların varlığı aranacaktır. Bu şartlar:

  • Evlilik birliğinin kurulmuş olması

  • Cinsel ilişkinin varlığı

  • Cinsel ilişkinin kanıtlanması

  • Kusur şartı

Yargıtay, boşanma davasında aldatmanın nasıl ispatlanacağı aldatma olgusuyla ilgili delillerin nasıl değerlendirilmesi gerektiğini çeşitli kararlarında ayrıntılı bir şekilde ortaya koymuştur. Yargıtay uygulamasına göre zina (aldatma) olgusunun ispatı açısından bazı ilkeler kabul edilmiştir. Buna göre;

  • Kadın veya erkeğin yalnızken ortak konuta karşı cinsten birini alması zinanın varlığına delalet eder. Bu halde, zina ispatlanmış kabul edilir.

  • Eşlerden birinin karşı cinsten biriyle düzenli bir şekilde gece-gündüz telefonda görüşmesi zinanın varlığına işaret eder.

  • Eşlerden biri evlilik dışı ilişkiye girdiği başka bir kişiden çocuk sahibi olduğu takdirde zina (aldatma) olgusu ispatlanmış olur.

  • Eşlerden birinin, diğer eşin aldatma fiilini ispatlamak amacıyla hareket ederek eşin telefonunu dinlemek, kamera kaydına almak veya yüz yüze konuşulanlar kaydetmek suretiyle elde ettiği ses, fotoğraf veya video kayıtları boşnam davasında delil olarak kullanılabilir. Ancak, elde edilen ses, fotoğraf veya görüntülerin delil olarak kullanılabilmesi için, kaydın aldatma olgusunu ispatlama amacıyla yapılması zorunludur. Yapılan kayıtlar bu amacın dışında sistematik ve planlı fiiller sergilenerek elde edilmişse, boşanma davasında da delil olarak kullanılamaz. Örneğin, eşinin kendisini aldattığını öğrenen eşin, arabanın iç kısmına görüntü de alan bir dinleme cihazı koyarak, eşinin üçüncü kişilerle diyaloglarını ve görüntülerini kaydetmesi halinde, elde edilen ses veya video kayıtları aldatma sebebiyle açılan boşanma davasında delil olarak kullanılabilir. Ancak, eşinin cep telefonuna aldatma fiilini ispat amacından bağımsız olarak dinleme programı yerleştirerek aylarca dinleyen ve aldatma olgusunu da bu vesileyle öğrenen kişinin elde ettiği ses kaydı delil olarak kullanılamaz. Çünkü, ses kaydı aldatma olgusunun ispatı amacıyla değil, sistematik ve planlı bir davranışla eşin özel hayatının izlenmesi amacıyla yapıldığından suç teşkil eder.

  • Sistematik ve planlı bir şekilde, aldatma fiilinin ispatı amacı dışında yapılan ses, fotoğraf veya video kayıtları şu suçların meydana gelmesine neden olur:

  • Aldatma fiili, bir eşin diğer eşe karşı işlemiş olduğu bir haksız fiildir. Bu nedenle, aldatılan eş, kusurlu olan diğer eşten zina nedeniyle açılan tazminat talep edebilir (MK m.174).

  • Aldatma (zina) fiili nedeniyle kişilik hakları saldırıya uğrayan eş; hem kendi eşinden hem de eşiyle birlikte olan üçüncü kişiden manevi tazminat talep edebilir. Ancak, talep edebileceği toplam manevi tazminat tutarı kendisine karşı aldatma fiilini gerçekleştiren kişilerden müştereken ve müteselsilen tahsil edilebilir

Zina nedeniyle mal paylaşımında; eşlerin katılma alacağı zina olgusu dikkate alınarak belirlenir. Zina (aldatma) nedeniyle boşanma halinde mahkeme, kusurlu eşin katılma alacağının, yani artık değerdeki pay oranının hakkaniyete uygun olarak azaltılmasına veya bu hakkın ortadan kaldırılmasına karar verebilir (MK m. 236/2). Yani, bu eşler açısından bazı durumlarda (katılma alacağının olduğu durumlarda) mal paylaşımının yarı yarıya yapılması şart değildir. Medeni Kanun’un bu hükümlerinin uygulanabilmesi için boşanma kararının mutlaka zina nedenine dayanması gerekir.

TMK m. 161/3 “Affeden tarafın dava hakkı yoktur” şeklinde düzenlenmiştir. Aldatmayı affetme durumunun tespiti ile ilgili Yargıtay kararlarında farklı ve birbiriyle çelişkili yaklaşımlar vardır. Eşin, aldatan tarafı açıkça affettiğini herhangi bir ortamda beyan etmesi halinde, affetmenin varlığı tartışmasızdır. Yine aldatılan eşin, bu nedenle açtığı boşanma davasından vazgeçmiş olması da uygulamada “affetme” olarak kabul edilmektedir. Tartışma ve görüş ayrılıkları, genelde bu durumların dışında kalan; aldatmadan haberdar olup da ses çıkarmama veya aynı evde yaşamaya devam etme hallerinde ortaya çıkmaktadır. Bu konuda Yargıtay 2. H.D. 2007/843 E. 2007/2591 K. 22.02.2007 tarihli kararında; “…toplanan delillerden davalı kocanın birlik görevlerini yerine getirmediği, halen bir başka kadınla yaşamaya devam ettiği, davacının da davalı ve gayri resmi yaşadığı kadınla bir süre beraber yaşamasının kocasını affettiği anlamına gelmeyeceği anlaşılmaktadır….”, yine 2009/21656 E. 2011/1 K. 17.01.2011 tarihli kararında da “…Toplanan delillerle davalı-karşılık davacı kadının eşine hakaret ettiği ayrıca güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu, davacı-karşılık davalı kocanın ise birlik görevlerini yerine getirmediği, karısına hakaret edip şiddet uyguladığı anlaşılmaktadır. Tarafların aynı evde birlikte yaşamaları birbirlerini affettikleri sonucunu doğurmayacağı gibi, ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir…” şeklinde karar verirken; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2010/2-343 E, 2010/361 K, 30.06.2010 tarihli kararında “dinlenen tanık sözlerinden, boşanma davasından sonra da tarafların aynı evde birlikte yaşamaya devam ettikleri anlaşılmaktadır. Bu hal, evlilik birliğinin temelinden sarsılmadığını, ortak hayatın sürdürülmesinin fiilen mümkün olduğunu göstermektedir. O halde, davanın reddi gerekirken boşanmaya karar verilmesi doğru bulunmamıştır…”

Bu internet sitesinde sizlere daha iyi hizmet sunulabilmesi için Cookieler kullanılmaktadır. Cookie tercihlerinizi değiştirmek ve Cookiekeler hakkında detaylı bilgi almak için İnternet Sitesi Gizlilik Politikası'nı inceleyebilirsiniz. Cookie ayarlarını değiştirmeniz durumunda internet sitesinin bazı özelliklerinin işlevselliğini kaybedebileceğini dikkate alınız.